
ESG (Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) ilkelerinin iş stratejilerine entegre edilmesi, firmaların finansal kaynaklara erişimini kolaylaştırırken pazarda büyümeyi arttırıyor.
Küresel iklim değişikliği, çalışma koşulları ve eşitsizlikler gibi sosyal sorunlara yönelik artan endişe, firmaları kurumsal alandaki sürdürülebilirliği iş stratejilerine entegre etmeye yönlendirmiştir.
2022 KPMG Küresel Sürdürülebilirlik Raporlaması Anketi, dünyanın en büyük şirketlerinin %90’ından fazlasının artık ESG raporları yayınladığını vurgularken, bu değişim daha yeşil bir ekonomiye geçişi işaret ediyor. Ancak bu değişimin yalnızca uyumluluk veya kurumsal sorumlulukla ilgili değil; aynı zamanda inovasyonu yönlendirmek, yatırım almak ve rekabet avantajı sağlamak için de kullanıldığı bilgisi paylaşılıyor.
Değişen paydaş beklentileri ve uluslararası ortamı şekillendiren mevzuatlar göz önüne alındığında firmaların temel operasyonlarına ESG’yi entegre ederek uyum sağlamaları kaçınılmaz bir noktaya gelmiştir.
Firmaların büyüme stratejilerinde ESG uygulamalarının 5 faydası
- Yatırımcı ve Sermaye Çekmek
Giderek daha fazla sürdürülebilir ve sorumlu yatırımlara odaklanan yatırımcılar ESG’nin firmaların büyümesinde sağladığı katkıların başında giderek daha fazla sürdürülebilir ve sorumlu yatırımlara odaklanan yatırımcıları çekmek geliyor.
Global Sürdürülebilir Yatırım İttifakı'nın (Global Sustainable Investment Alliance - GSIA) verilerine göre, 2020 yılında sürdürülebilir yatırım varlıkları 35,3 trilyon dolara ulaşarak yönetilen tüm varlıkların %36’sını oluşturmuştur.
Bu artış, güçlü ESG performansına sahip şirketlerin daha uzun vadeli getiri ve daha az risk sunması ile yatırımcıların bu alandaki firmalara olan tercihlerinin artışını göstermektedir.
- Operasyonel Verimliliği Artırmak
ESG ilkelerini etkili bir şekilde entegre etmek, firmalar için önemli maliyet düşüşlerini sağlamaktadır.
McKinsey'nin yaptığı araştırmada enerji, su ve atık tüketimiyle gelir arasındaki ilişkiyi değerlendiren metrik kullanılarak kaynak verimliliği ile finansal performans arasındaki güçlü bir bağlantı ortaya konulmuştur. Buna göre firmalar, ESG stratejileri kapsamında hammadde, su ve karbonla ilgili operasyonel maliyetleri azaltarak işletme kârlarını %60’a kadar artırabilmektedirler.
Örneğin, CRIF, enerji verimliliği teknolojileri uygulayarak ve ofislerini modernize ederek elektrik tüketimini %49, gaz tüketimini ise %73 oranında azaltmıştır.
- Marka İtibarını ve Müşteri Sadakatini Güçlendirmek
ESG alanında güçlü firmalara, sosyal ve çevresel konulara bilinçli ve duyarlı olan tüketicilerin olduğu günümüzde marka itibarlarını artırabilir ve müşteri sadakati oluşturabilirler.
Nielsen’in bir araştırmasına göre, küresel tüketicilerin %81’i, firmaların çevreyi iyileştirmeye yardımcı olması gerektiğine güçlü bir şekilde inanıyor.
Patagonia ve IKEA gibi markalar, sürdürülebilirlik ve etik uygulamaları önceliklendirerek müşteri güvenini kazanmış, bu da onları pazarda farklılaştırmanın yanı sıra satışlarında büyümeye katkı sağlamıştır.
- Riskleri Azaltmak ve Uyumu Sağlamak
ESG entegrasyonu, çevresel düzenlemeler, sosyal sorunlar ve yönetişim hatalarıyla ilişkili riskleri tanımlamaya ve azaltmaya yardımcı olur.
ESG standartlarına uyum sağlamak, maliyetli yasal sorunların önlenmesine ve piyasa dalgalanmalarına karşı dayanıklılığın artırılmasına katkıda bulunmaktadır. Örneğin, karbon emisyonlarını proaktif olarak azaltan şirketler, CBAM gibi sıkı çevresel düzenlemelere daha iyi uyum sağlayarak cezaları ve operasyonel aksaklıkları önlemektedir.
- Değer Zinciri Üzerinde Kontrol Kazanmak
Sürdürülebilirlik girişimlerini benimsemek, şirketlerin değer zinciri üzerinde kontrol sahibi olmalarına ve paydaşlarla daha etkili bir şekilde etkileşim kurmalarına olanak tanımaktadır. Sürdürülebilir uygulamaları bütünleştiren firmalar değer zinciri genelinde ESG performanslarını izleyebilir ve iyileştirebilirler.
Bu proaktif yaklaşım yalnızca uyum, kaynak sıkıntısı ve sosyal sorunlarla ilgili riskleri en aza indirmekle kalmamakta, aynı zamanda sürekli iyileştirme için firmalara çerçeve de oluşturmaktadır.
Bu bağlamda Synesgy, firmaların kendilerinin ve tedarik zincirlerinin ESG puanlaması yapmasında kullandıkları önemli bir araçtır.
Yüksek ESG puanına sahip firmalar genellikle daha güvenilir ve şeffaf olarak görülmekte, bu da tedarikçiler, yatırımcılar ve müşterilerle daha güçlü ilişkiler kurulmasını sağlamaktadır. Aynı zamanda bu puanlar, performans değerlendirmesi için bir ölçüt sağlayarak sürdürülebilir operasyonları önceliklendiren paydaşlarla daha iyi iş birliği kurulmasını da kolaylaştırmaktadır.
Ek olarak firmaların ESG alanında güçlü olmaları daha iyi finansman olanakları ve daha düşük sermaye maliyetlerine olanak sunarak tedarik zinciri genelinde sürdürülebilir uygulamaların benimsenmesini de teşvik etmektedir.
Sonuç
ESG ilkelerini iş stratejilerine entegre etmek, sadece etik sorumlulukla ilgili değil; aynı zamanda büyümeyi yönlendiren ve uzun vadeli başarıyı garanti eden stratejik bir yaklaşımdır.
ESG entegrasyonu, yatırımı ve operasyonel verimliliği artırarak, marka itibarını güçlendirerek, riskleri azaltarak ve inovasyonu teşvik ederek, firmaların hızla değişen dünyada başarılı olmalarına yardımcı olmaktadır.
Sürdürülebilirliğe önem veren paydaşların artmasıyla, ESG’yi benimseyen şirketler pazarda daha güçlü bir konumda yer alacaktır.