İş Stratejilerinde ESG Uygulamalarının Etkisi
ESG (Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) ilkelerinin iş stratejilerine entegre edilmesi, firmaların finansal kaynaklara erişimini kolaylaştırırken pazarda büyümeyi arttırıyor.
ESG (Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) ilkelerinin iş stratejilerine entegre edilmesi, firmaların finansal kaynaklara erişimini kolaylaştırırken pazarda büyümeyi arttırıyor.
CRIF, çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) alanında teknolojik çözümler geliştiren, sürdürülebilir finansman ve etik iş modelleriyle öne çıkan en etkili fintech firmalarının yer aldığı ESGFinTech100 listesine girerek, finansal hizmetler sektöründe sürdürülebilirliği teşvik eden önde gelen şirketler arasında yer aldı.
Avrupa Birliği (AB) iklim değişikliğiyle mücadelede ön saflarda yer alırken bu çabaların en önemli girişimlerinden biri de Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM) olarak biliniyor. CBAM yalnızca bir düzenleyici değil; ekonomik faaliyetleri küresel ölçekte iklim hedefleriyle uyumlu hale getirmeyi amaçlayan stratejik bir girişimdir. Aynı zamanda karbon kaçağı olarak bilinen ve şirketlerin üretimlerini daha düşük emisyon düzenlemelerine sahip ülkelere kaydırarak küresel emisyon azaltma çabalarını olumsuz yönde etkileme sorununu da ele almayı amaçlamaktadır.
ESG (Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) raporlaması, tüm paydaşların -finansal kuruluşlardan tüketicilere kadar- sürdürülebilirliğe artan odaklanmaları göz önüne alındığında, şirketler için giderek daha önemli hale geliyor.
Sürdürülebilirlik, küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ'ler) dahil olmak üzere, işletmelerin büyüklüğünden bağımsız, firmaları etkileyen önemli bir faktör olarak ortaya çıkmıştır. KOBİ'lerin bu konulardaki farkındalığının ve katılımının artırılması, Avrupa Birliği (AB) düzeyinde getirilen düzenleyici yükümlülüklere uyum sağlayabilmek için vazgeçilmezdir. Nitekim AB yasama alanı son yıllarda değişmiş olup, yükümlülükler doğrudan veya dolaylı olarak KOBİ'leri etkileyecek şekilde genişletilmiştir.
ESG kriterleri, şirketlerin faaliyet stratejilerini, yatırımlarını ve küresel pazar algısını şekillendirmede önemli bir rol oynamaktadır. Tüketiciler, yatırımcılar ve düzenleyici kurumlar giderek daha fazla sürdürülebilirlik ve etik uygulamalarını önceliklendirirken, kapsamlı ESG verisi toplama ihtiyacı her zamankinden daha kritik hale gelmiştir. ESG veri toplamanın "nasıl" ve "nerede" yönlerini anlamak, organizasyonların şeffaflık ve hesap verebilirlik taleplerini karşılayabilmesini sağlamak açısından önemlidir.
Tedarik zinciri ile olan iş ilişkilerinin, kapsamlı iş stratejilerine dönüşmesi, tedarikçileri stratejik ortaklar olarak görmeyi öne çıkarıyor. Kapsam 3 emisyonlarının, firmaların büyük bir kısmını oluşturması, ESG ölçütlerinin ve politikalarının standart tedarikçi seçim ve tedarik süreçlerine entegre edilmesini gerektiren bir anlayışı da beraberinde getiriyor.
Yeşil farkındalık birçok şirketin çevresel uygulamalarını gerçekten iyileştirmeye teşvik ederken, aynı zamanda yeşil aklama veya yeşil yıkama olarak bilinen manipülatif bir pazarlama stratejisinin de ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Etkili ve uygun bir ESG stratejisi geliştirebilmek için şirketlerin bütünsel bir yaklaşım benimsemeleri gerekir. ESG çerçevesinin farklı yönlerini ele alan, sürdürülebilirlik değerlendirmesine dayalı hedeflerin tanımlanması önemlidir.
Sürdürülebilirlik değerlendirmesi söz konusu olduğunda düşünülmesi gereken birçok farklı faktör olduğundan, şirketler ESG değerlendirmeleri ve ESG Skorları elde etmek için profesyonel ESG çözümlerini tercih ederler. Tercik edilen ESG çözümünün uluslararası standartlara ve verilere dayalı bir yaklaşımı benimsemesi önemlidir.
Yatırımcılar ve diğer paydaşlar için söz konusu kurumun ne kadar sürdürülebilir yatırım yaptığının daha iyi anlaşılmasını sağlamayı amaçlayan Yeşil Varlık Oranı (GAR), Türkiye Bankalar Birliği tarafından kredi veren firmanın bilançosundaki toplam varlıklarına kıyasla iklim dostu kredilerin, avansların ve borçlanma senetlerinin miktarını yüzdesel olarak ölçecek performans göstergesi şeklinde tanımlanmıştır.
Yeşil satın alma veya yeşil tedarik kavramı, insan sağlığına ve doğaya daha az zararlı olan, çevresel hasar etkisi azaltılmış ürünlerin satın alınmasını ifade eder. Yeşil satın alma, sürdürülebilir malzemelerin kullanımının yanı sıra sürdürülebilirliği destekleyen uygulamaları, etkili kaynak kullanımını ve üretim süreçlerini kapsar
Kurumsal stratejiler içerisindeki sürdürülebilirlik stratejisi birçok paydaşı etkilediğinden, sürdürülebilirlik önemli bir başarı faktörüdür. Sürdürülebilirlik stratejisinin uygulanması, şirketlere marka itibarı, verimlilik ve tüketici beklentileri konularında çeşitli faydalar sağlamaktadır. Sürdürülebilir uygulamaları benimseyen şirketler; marka imajlarını geliştirmekte, yeni gelir akışları yaratabilmekte ve maliyetlerini azaltabilmektedirler.
Sürdürülebilirlik, küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ'ler) dahil olmak üzere, işletmelerin büyüklüğünden bağımsız, firmaları etkileyen önemli bir faktör olarak ortaya çıkmıştır. KOBİ'lerin bu konulardaki farkındalığının ve katılımının artırılması, Avrupa Birliği (AB) düzeyinde getirilen düzenleyici yükümlülüklere uyum sağlayabilmek için vazgeçilmezdir. Nitekim AB yasama alanı son yıllarda değişmiş olup, yükümlülükler doğrudan veya dolaylı olarak KOBİ'leri etkileyecek şekilde genişletilmiştir.
ESG kriterleri, şirketlerin faaliyet stratejilerini, yatırımlarını ve küresel pazar algısını şekillendirmede önemli bir rol oynamaktadır. Tüketiciler, yatırımcılar ve düzenleyici kurumlar giderek daha fazla sürdürülebilirlik ve etik uygulamalarını önceliklendirirken, kapsamlı ESG verisi toplama ihtiyacı her zamankinden daha kritik hale gelmiştir. ESG veri toplamanın "nasıl" ve "nerede" yönlerini anlamak, organizasyonların şeffaflık ve hesap verebilirlik taleplerini karşılayabilmesini sağlamak açısından önemlidir.
Tedarik zinciri ile olan iş ilişkilerinin, kapsamlı iş stratejilerine dönüşmesi, tedarikçileri stratejik ortaklar olarak görmeyi öne çıkarıyor. Kapsam 3 emisyonlarının, firmaların büyük bir kısmını oluşturması, ESG ölçütlerinin ve politikalarının standart tedarikçi seçim ve tedarik süreçlerine entegre edilmesini gerektiren bir anlayışı da beraberinde getiriyor.
Yeşil farkındalık birçok şirketin çevresel uygulamalarını gerçekten iyileştirmeye teşvik ederken, aynı zamanda yeşil aklama veya yeşil yıkama olarak bilinen manipülatif bir pazarlama stratejisinin de ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Etkili ve uygun bir ESG stratejisi geliştirebilmek için şirketlerin bütünsel bir yaklaşım benimsemeleri gerekir. ESG çerçevesinin farklı yönlerini ele alan, sürdürülebilirlik değerlendirmesine dayalı hedeflerin tanımlanması önemlidir.
Sürdürülebilirlik değerlendirmesi söz konusu olduğunda düşünülmesi gereken birçok farklı faktör olduğundan, şirketler ESG değerlendirmeleri ve ESG Skorları elde etmek için profesyonel ESG çözümlerini tercih ederler. Tercik edilen ESG çözümünün uluslararası standartlara ve verilere dayalı bir yaklaşımı benimsemesi önemlidir.
Yatırımcılar ve diğer paydaşlar için söz konusu kurumun ne kadar sürdürülebilir yatırım yaptığının daha iyi anlaşılmasını sağlamayı amaçlayan Yeşil Varlık Oranı (GAR), Türkiye Bankalar Birliği tarafından kredi veren firmanın bilançosundaki toplam varlıklarına kıyasla iklim dostu kredilerin, avansların ve borçlanma senetlerinin miktarını yüzdesel olarak ölçecek performans göstergesi şeklinde tanımlanmıştır.
Yeşil satın alma veya yeşil tedarik kavramı, insan sağlığına ve doğaya daha az zararlı olan, çevresel hasar etkisi azaltılmış ürünlerin satın alınmasını ifade eder. Yeşil satın alma, sürdürülebilir malzemelerin kullanımının yanı sıra sürdürülebilirliği destekleyen uygulamaları, etkili kaynak kullanımını ve üretim süreçlerini kapsar
Kurumsal stratejiler içerisindeki sürdürülebilirlik stratejisi birçok paydaşı etkilediğinden, sürdürülebilirlik önemli bir başarı faktörüdür. Sürdürülebilirlik stratejisinin uygulanması, şirketlere marka itibarı, verimlilik ve tüketici beklentileri konularında çeşitli faydalar sağlamaktadır. Sürdürülebilir uygulamaları benimseyen şirketler; marka imajlarını geliştirmekte, yeni gelir akışları yaratabilmekte ve maliyetlerini azaltabilmektedirler.